Last updated on 21/06/2021
Bill Gates…
Her şeyi herkesten önce gören adam.
1996’da Microsoft şirketinin blog sayfasında şöyle bir ifade kullanıyor: Content is king!
Yani “içerik kraldır” diyor.
Bugün hepimiz içerik üretebiliyoruz, televizyon izlerken sadece birer tüketiciydik şimdi hepimiz bir televizyon kadar güçlü olabiliriz.
Sevgili dostum, “ben bu konuyu daha iyi öğrenmek istiyorum” diyorsan önce üreten tüketici yazımı okumalısın, yazı için buraya tıklayabilirsin.
Evet, dediğim gibi hepimiz artık birer üreten tüketiciyiz. Bir kasap var, ete tuz atıyor ve tokatlıyor, sadece kasaplık yapmıyor ya da sadece eti pişirmiyor, ürününü bir içeriğe dönüştürüyor. Milyonlarca takipçisi ve belki de milyonlarca lirası var.
İşte bu sebeple sosyal medya yani web 2.0 dediğimiz dünyada içerik kraldır!
Unutmadan, Bill Gates’in yazdığı bu makaleye ulaşmak için buraya tıklayabilirsin.
“İçerik kraldır” diyerek orijinal içerik üretenler kazançlı çıktılar elbette. Çoğunluğumuz ilginç bir olayla karşılaşınca hemen telefona sarılıyoruz ve yine çoğunluğumuz bu içeriği paylaşmak istiyoruz.
Instagram dediğimiz şey aslında sadece bundan ibaret, başkalarına ilginç gelen ve bize de ilginç ve ilgi çekici gelecek şeyler. Bizim neyi ilgi çekici bulduğumuzu Instagram biliyor zaten, hareketlerimizi izliyor.
Buradaki sorun artık herkesin üretici olması, kasap ete tuz atıyor ve tokatlıyor, diğeri arkadaşına kendisini tokatlatıyor, bir diğeri normalde utanacağı bir şeyi sırf daha fazla izlenmek için rahatlıkla yapıyor.
Algoritmalar ne yapıyor?
Bize faydalı olan içeriği göstermek yerine bizi o sosyal medya mecrasında daha çok tutacak olan içeriği gösteriyor. Kral olan içerik değil, sansasyon oluyor.
Şimdi burada duralım, konu başka bir yere gidecek, benim varmak istediğim yer farklı…
İçerik çekmek için yemeğe başlamadan fotoğraf çekiyoruz, ilginç bir olayı görüntülemek için hemen telefona sarılıyoruz bazı zamanlarda o içerik gerçekleşirken telefona davranıp video çekemiyoruz.
Tüh tüh…
5G teknolojisinin gelmesi ile hayatlarımız daha fazla senkronize olacak. Bir örnek vereyim, görselde gördüğünüz gibi siteler var, hangi uçağın nerede uçtuğunu anlık olarak görebiliyoruz. 5G ve birkaç hareket ile o uçan uçaklar havadayken uçağın kokpitindeymişiz gibi gökyüzünü izleyebileceğiz!
Haritadan bir uçak seç, tıkla ve onu anlık izle, metro hattında bir treni izle, tren tam nerede gör, işte aklınıza ne gelirse…
Bugün haritadan takip ettiğimiz her şeyi anlık olarak görebileceğiz, trafikte ilerlerken önümüzde bir kaza olduğunu anlık ve video olarak görebileceğiz, şu an bir kameraya bağlanarak Paris’i izleyebilirim fakat bu dediğim durum hayatın her alanında olacak, herkes her an neredeyse her şeyi anlık olarak izleyebilecek.
Buna siyaset de dahil olacak, bugün tüm dünyada her siyasetçinin vadettiği şey şeffaflıktır. Gün içinde defalarca kamera karşısına geçen bu kişilerden beklenti belki de 10 sene sonra hayatlarını tamamen canlı yayınlamaları olacak.
Byung Chul Han “şeffaflık ile hakikat aynı şey değildir” diyor, bunu da unutmamak lazım.
Özetle hayatın kendisi bir içerik haline gelecek, gözümüze taktığımız lens ile artık bir görüntüyü çekmemize gerek kalmayacak, zaten otomatik kaydedilecek.
Bunu yazarken Black Mirror isimli dizide zaten böyle bir bölüm olduğu aklıma geldi.
Anlayacağınız içerik artık kral değil, hayatın kendisi bir içerik.
İçerik kraldır yerine hayat içeriktir diyorum. İçerik oluşturmak için yaşıyoruz, siz isteseniz de istemeseniz de metro turnikesinden geçerken bile bir içerik, bir veri oluşturuyorsunuz, geçenlerde yazdığım gölge profil yazısını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. İsteseniz de istemeseniz de içerik üretiyorsunuz.
Bir kral arıyorsanız bu artık içerik değil veridir.
Bundan sonra “İçerik kraldır” yerine “hayat içeriktir” diyebiliriz!
Yorumlar