Last updated on 07/05/2021
Charles Horton Cooley…
Kendisi bir sosyolog, Amerikalı, şu sözüne kulak vermek lazım:
“Ben düşündüğüm kişi değilim,
Ben düşündüğünüz kişi değilim,
Ben düşündüğünüzü düşündüğüm kişiyim.”
Yazının devamı bu söz üzerine kurulu olacak, pek uzatmayacağım zaten.
Başkasının kendi hakkında ne düşündüğünü düşünerek geçirir insan ömrünü. Sen, sen de böyle mi yapıyorsun? Elalem ne der diyerek istediğini yapamıyor, istediğini konuşamıyor ya da başkası sana ne değer biçerse onun dışına çıkamıyor musun?
Herkesin gönlünde kendisi için biçtiği bir değer, hayaller ve o mükemmel kişiliğe ulaşma hayali vardır. Çok zengin olacağım, daha sağlıklı olacağım çok kilo vereceğim, daha iyi bir iş sahibi olacağım, yapacağım ve olacak.
Her zaman olmaz.
Peki siz başkalarının düşündüğü kişi misiniz? Başkaları sizi ne kadar tanıyor, sizin hakkınızda söz sahibi olacak kadar bir emekleri var mı üzerinizde?
Karşınızdakiler sizi nasıl algılarsa ve bunu size nasıl yansıtırsa siz de o yansıyan kişi olursunuz, işte ayna benlik buradan çıkar. Karşınızdakilerin size bakışları, sözleri ve hissettirdikleri sizi oluşturur.
Çok lüks bir arabayla bir yere gittiniz ve tüm kapılar önünüzde açılıyor işte o zaman kendinizi iyi hissedersiniz.
Bir dakika, buldum!
Kendini iyi hissetmek, bir insan kendini nasıl iyi hisseder, bu karşıdakilere bağlıdır, siz iyi hissetmezsiniz, hissettirirler!
İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüğü önemli değil, bunu size nasıl yansıttıkları önemli, bunu unutmayın.
Benliğimizi etrafımızdaki kişiler şekillendiriyorsa etrafımızı ona göre seçmemiz gerekir. Her giriştiğimiz işte “ya bırak boşver, yapamazsın” diyen bir çevreniz varsa size yansıttıkları benliğin kurbanı olursunuz.
Kaybedenler kulübü ile takılarak, kazanan olamazsınız. Siz çevrenizdekilerin ortalamasısınız, çevrenizde sizi iyi algılayan ve doğru yöne doğru gitmenize destek olan kişiler yoksa çevrenizi değiştirin.
Biliyorum çok acımasızca ama tekrar söylüyorum, çevren neyse senin çapında o kadar. Bu konu ile ilgili yazdığım çevrenizdekilerin ortalamasısınız yazısını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
“Ayna ayna, söyle bana” demeye gerek yok.
Tebrik ederim çok güzel bir yazı olmuş. Kesinlikle katılıyorum. Bilinçaltımıza negatif düşünceler empoze eden, yaşam enerjimizi, verimliliğimizi düşüren insanlardan uzaklaşmalıyız. Fiziksel olarak bir arada olmak zorundaysak da duygusal bağı kesmeliyiz. Eve geldiğimizde muhakkak meditasyon yaparak bilinçaltımızı temizlemeliyiz. Özellikle uyumadan önce zihnimizi boşaltmalıyız. Bu tip insanlara vereceğimiz en güzel cevap onların söylediklerini umursamayıp başarılı olmaktır.