Last updated on 14/03/2021
Dün yazdığım uzgörü başlıklı yazı ile ilgili güzel tepkiler gelince konuyu bir seri haline getirmeye karar verdim, bugün de uzgörü ile bağlantılı bir konu olan pazarlama miyopluğu ile ilgili bildiklerimi anlatacağım.
Toplanın o zaman…
Olaya tıp bilimi açısından bakacak olursak öncelikle “miyop nedir?” diye sormamız gerekiyor. Miyop, en basit haliyle insanların yakını net olarak görebilmeleri ama uzağı tam olarak görememeleri olarak tanımlanabilir.
Bir de pazarlama miyopluğu var.
Pazarlama miyopluğu yani marketing myopia isimli durumda şirketler, kurumlar yada kişiler ellerindeki verileri yorumlama yeteneklerini kaybettikleri için bir mum gibi eriyip tükenirler. Mum son ana kadar sizi aydınlatır ve bir süre sonra tamamen eriyerek biter. Mum ışığı sönene kadar kimse mumun eridiğine ve boyunun kısaldığına önem vermez, çünkü hala aydınlıktır. Pazarlama miyopluğu da tam olarak böyle, bugün işler iyiyse sorun yok, yarını da düşünen yok…
Bunun en büyük sebeplerinden birisi de kişilerin egolarıdır, sektörün lideri olan birçok firma kısa sürede denklemin içinden çıkmıştır. Biz en iyisiyiz, tarih bizi yazacak diyen her marka bir gün kendini çöplükte ya da hurdacıda bulabilir.
Pazarlama miyopluğu, yöneticilerin müşterilere değil firmaya ve gelen kazançlara odaklanmaları ile ortaya çıkar. Müşteriler farklı şeyler isteyebilir ama firma buna kulaklarını tıkarsa buradaki boşluğu gören ve belki de yeni kurulmuş bir firma kısa sürede pazar lideri olabilir.
Şirketler elbette kazançlarına ve bugünlerine odaklanabilirler ama bunu yaparken toplumun dönüşümünü ve müşterilerinin dönüşlerini görmezden gelirlerse kısa sürede yerle bir olabilirler, bu kısa süre 10 yıl ya da 30 yıl olabilir ama unutmayın gerçek markalar 100 yıldır hatta 200 yıldır hayatımızdalar.
Miyoplar sadece önlerini görebilirler ileriye bakamazlar bazen şirketler de böyle olabilir.
1960 yılında bir Harward Business Review makalesinde yer alan bu kavramın isim babası Theodore Levitt’tir. Bu kavrama başka makalelerde pazarlama körlüğü diyenler de olmuştur. Levitt bu kavramı “Şirketlerin ana görevleri ile ilgili görme yeteneklerini kaybetmeleri” olarak tanımlamaktadır. Kısa vadeli planlar şirketleri de insanları da mum gibi eritir ve ışıklarını söndürür, bunu unutmamak lazım.
Bu iş ile ilgili verilen en klasik örnek, fotoğraf makinesi filmi üreten ve dünyada sektör lideri olan Kodak şirketi ile ilgilidir. Şirketin dijital fotoğrafçılık devrimini yakalayamaması ve film sektörüne yatırım yapmaya devam etmesi durumu farklı yerlere taşımıştır. Mekanik hesap makineleri üreten Facit markası da sektör lideriyken dijital hesap makinesi üreten Casio’ya yerini kaptırmıştır.
Şimdi gelelim iyi örneklere…
Netflix…
Netflix evlere kargo ile DVD gönderen bir şirketken ve pazar lideriyken bu işten çekilerek tamamen dijital mecralara yoğunlaşmış ve gücünü daha da büyütmüştür.
En iyi örneğimiz ise Sony ve Walkman markasıdır. Kaset çalar üreten marka bir süre sonra CD çalar ve en sonunda da mp3 çalar üreterek trendleri her an yakalamayı başarmıştır.
Miyoplardan bahsettik ama bir de dibini göremeyenler var.
Sıra geldi size; hayatınızı hipermetrop olarak geçirmeyin, hipermetroplar uzağı net görseler de yakını net göremezler. Belki de aradığınız güzellik ve mutluluk dibinizdedir ama göremiyorsunuzdur.
Her şeyin en güzeli sizin olsun diyerek bitirmiyorum, elinizdekileri en güzel şekilde görebilmeniz dileğiyle…
Sony walkman ile zamanında kurulan bağlar, şimdi Netflix ile kuruluyor mudur ,kurulacak mıdır. Ben hala 30 yıl önceki walkmanı özlerken Netflix bu kadar dayanır mı ? Sanmıyorum..